16 Mayıs 2011 Pazartesi

şimdi;

Denize yakın bir yerde olabilirdim, dalga sert vurunca ayaklarım ıslancak diye korkmazdım. Kuş falan olurdu kesin etrafta, sinek sesi de olabilir. Üstüme hırka aldırtcak kadar rüzgar, rakı kokusu zaten az ilerde mangal yakan insanlar olurdu. Sigara yanmış su gibi kokardı zaten hava 1 saate kararırdı güneşi batarken görebilrdim, o balıkların sırtına güneş vururdu denize sim dökmüşler gibi olurdu. Belki allah yukardan melekleri rendelerdi su gibi aşağı düşerlerdi melekler yanımda o adam olurdu, hayret ederdik onunla birlikte ilk defa rendelenmiş melek görüyorduk çünkü napcaktık başka. Zaten biz güneş batınca kesin o yakamozdaki balıkları yemeye giderdik, bizde insanız sonuçta. Rakı içerdik zaten severiz biz içmeyi, telefonumuz olmazdı yanımızda zaten uzağımızda duymak istediğimiz bir ses olmazdı. Kesin bi yerde tekne görürdük sağ salim park etmiş çakır olmuşuzdur çünkü biz gizli gizli öpüşürdük teknenin arkasında. Şarkı söylerdik alkış tutcak kimse yoktur diye utanırız çünkü biz. Şeyi söylerdik günebakanı üşürdük biraz ama delikanlılığa bok sürdürmezdik öyleyiz çünkü. Zatten ısınırdı birazdan hava bizi zaten merak eden kimse olmazdı kesin, bilirlerdi de zaten keyfimiz yerindeydi. Uyumazdık ki ayılırdık bile deniz kokusu gelirdi çünkü iyiki yanımıza şarap almışızdır kadehimiz yok iyiki. Verirdik teknenin burnuna sırtımızı bi biz koklardık denizle şarabı. Zaten o şaraptan büyük yudum alırdı kesin ben kadınım hanfendiliğimi bozmazdım. Şarabımız bitince üzülmezdik ki zaten sırtımız acımıştır kesin, kuma yırttığımız koliyi sererdik balık yediğimiz yerden almışızdır çünkü biz vay anasını her şeyi düşürdük biz. Yatardık kolinin üstüne dar gelirdi ama ben zaten bana sıkı sarılsın diye hep dar yerlerde uyumak isterdim onunla. Gözyüzü de aydınlık olurdu rontcu güneş buldu tabi ekşını aşkı çekip perdeyi arkadan izlerdi bizi kesin. Zaten bize hafif ışık olurdu iyi olurdu yine vay anasınıydı yüzünü görebilirdim o uyurken. Dayanamaz açardı perdesini kesin rontcu güneş ışık vururdu yüzümüze kesin makyajım akardı benim bizde onu görünce giderdik napcaz zaten o saatten sonra delimiyiz biz. Gider evimize perdeyi kapatır sevişir uyurduk.

15 Mayıs 2011 Pazar

uzun zamandır;

-kendimi ifade edemiyorum
-duygularımı kontrol edemiyorum
-sürekli kendimi açıklama yaparken buluyorum
-çok fazla tom waits dinliyorum
-çok sigara içiyorum
-çok "hayır öyle demek istemedim" diyorum
-çabuk sıkılıyorum
-tek atımlık hayal kuruyorum
-rüya tabiri denemesi yapıyorum
-çabuk sinirlenip çok özürdiliyorum
-hergün hayalkırıklığına uğruyorum
-azalıyorum
-düşünmek istemiyorum onu da yapamıyorum
-evren sana kafam girsin diyerek güneşi tersten selamlıyorum

ve

ALT ALTA YAZILAN HERŞEY ŞİİR DEĞİLDİR

14 Mayıs 2011 Cumartesi

benim adım cemil

güven çok araf duygu, net olmayan herşeyi naylon ilan eden ben hayatımda ilk defa inandığım gördüğüm değil hissettiğim birşeyi deli gibi savunuyorum, güveniyorum. Günlük hayaller kuruyorum, bu kadar kısa zamanda kendimi nasıl kahraman ilan edip tutup belinden uçtum onu da bilmiyorum. Bugun dedim ki kendime kızım kübra dedim öyle derim benim adım kübra çünkü sen şimdi çok beylik konuşuyorsun legal olann her duygunun içine şizofrenik bi vaka karıştırıyorsun. Az önce tartıştık iç sesimle bi sigara yaktım sakinleştim adam akıllı dinledim. haklı çocuk diyor ki aslında içtiğin şey çamaşır suyu değil o eritmiyor içini sen o çok istediğin adamı gördün diyor ben anlatıyordum sağda solda arkadaşlarla konuşuyorduk onu diyor.

Ben o adamı 1 ekim saat 10 sularında bir ekran arkasından gördüm, güzel gülen her insana yavşamam ona da öyle oldu. Sonra bir müzik açtı, bir şarap içti, bana birşey anlattı, biri ona onu anlattı o utandı, ona biri bişey söyledi çok onurlu davrandı, kediyi severken elime dokundu, ben giderken camda gördüm, asansörde gözüne baktım, sorumluluk aldı, inançları vardı, ilk gözü gülüyordu, elleri çok güzeldi, hayırları yoktu benceleri vardı, canım acıdı demezdi, bana bi dokundu ,bana bir dokundu, bana bir dokundu.

ben şarap sevmem içeni de sevmem kafası bulanık insan içer ben sarhoş da olmam zaten iki şişe şarabı sevdim o adamla. Elleri de büyük onu dedim ama yüzüm kadar ufak kalıyorum yanında zaten kocaman adam. Ben sahiplenilmeyi sevmem onu da dedim mi, ama o çok güzel sahiplenir bi gitse otobuse binemezsin numarayı bulamazsın ki olmaz çünkü o sahiplenir, kışın yataktan çıkmak nasıl koyarsa insana öyle koyar daha bile fazla koyar giderse. ben şarap sevmem ama güzel konuşur insan şarap içince aklıselim. Şeyi dedim mi ben çok şarap içmedim aslında ona benim ol derken o çok içtim sandı aslında. Sabahları güzel sarılır o sıkı sarılır insana kışın yatakta gibi olursun güzeldir, şeyi söyledim mi gülünce çok güzel gözüküyor, zaten öyle mal etti beni de. Arkadaş toplantısında içtiğim ilk tekilam gibi o benim muhabbet arasında yediğim limon tuz, shot havaya limonsuz sulandırmadan tadı genzimde. bunu da demedi demeyin

1 Mayıs 2011 Pazar

birsürü sıkıntı bana resmen cilve yaptı ve bende hakem düdüğü çalana kadar top döndürdüm. O kadar problem arasında, o kadar canlı varken o masa üzerideki cansız nesleri devirip bağırıp çağırabilirdim lakin dizi klişelerini daha bi sevdiğim için içimdeki heidi ile birlite sigara içmeye tepedeki çimenliğe gittik. Ama "içtiği sigara değil cigara başka". "Sen doğru olanı yaptın" bazen bir arkadaş ağzından o kaybetti kelimesini duymak kadar acı. Tabiki ben doğru olanı yaptım, ruhumu kanırttım be hey.